KRİZ NEDİR ?
Kriz kavramı Türkçe sözlük içinde kelime anlamıyla “sonucu tehlikeli olabilen durum, buhran.” Olarak ifade edilir. Aniden ortaya çıkabilen ve doğru yönetilmediği takdirde kurumların var olan faaliyetlerini, fiziki, finansal durumunu ve geleceğini bozabilen hatta oluşturulan yapıyı tümüyle tehlikeye sokabilen yıpratıcı ve yıkıcı özellikleri taşıyan olaylardır.
KRİZ YÖNETİMİ
Günümüzde sadece yönetsel bir yaklaşım değil aynı zamanda psikoloji ve sosyoloji alanlarını da içeren kapsamlı senaryo uygulamalarına dönüşmüştür. Krizi ve nedenlerini saptamayı, onları analiz etmeyi, gerekli önlemleri uygulamaya koymayı ve bunların sonucunda gelecekteki krizleri öngörmeyi ve krizler ortaya çıktığında daha önceden hazırlanan planları uygulamayı yani krize karşı önlemler almayı içerir. Kriz yönetimi faaliyetlerinin tamamı örgütün yaşamını sürdürebilmesi üzerine kurulmuştur.
KRİZ YÖNETİM MODEL VE STRATEJİLERİ
Günümüzde krizler ortaya çıkış şekil ve boyutlarınca incelendiğinde beş farklı stratejinin öne çıktığını görmekteyiz. Bunlar; Littlejohn’un Altı Adım Kriz Modeli, Fink’in Kapsamlı Kontrolü, Mittroff’un Portföy Planlama Yaklaşımı, Kriz/Strateji Yönetim Entegrasyonu, Burnett’in Kriz Sınıflandırma Matrisidir.
Littlejohn’un Altı Adım Kriz Modeli: Modele göre kurumun ilk yapması gereken kriz yönetiminin organizasyon yapısını oluşturmaktadır. Bu adımı oluşturulan yapıyı yönetecek ekibin oluşturulması takip eder. Daha sonra simülasyon ve eğitim araçları kullanılarak ekibin eğitilmesi gerekmektedir. Dördüncü adım ise kriz durumu denetimi oluşturmaktır. Bundan sonraki aşama olası kriz senaryolarını değerlendirerek bir acil durum planı oluşturmaktır. Modelin son aşaması ise krizi yönetmektir.
Fink’in Kapsamlı Kontrolü: Kriz yönetim sürecinde detaylı bir durum kontrolü sağlanarak sürece başlamak gerekmektedir. Bu şekilde sürecin incelenmesi kurumun fonksiyonel alanlardaki olası krizleri belirlenmesinde fayda sağlamaktadır. Geliştirilen detaylı bir durum kontrolü, ortaya çıkabilecek kriz olaylarını önceden belirlemesine ve senaryolar üretmesine yardımcı olacaktır. Olası senaryoların geliştirilmesinden sonra bir hareket planı hazırlanmalı, bunun yanında kriz yönetim ekibi tarafından taktiksel opsiyonlar üretebilmek için “mesela” veya “eğer” ile başlayan sorular cevaplandırılmalıdır.
Mitroff’un Portföy Planlama Yaklaşımı: her kriz kendine özgüdür. Krizler türlerine ve benzerliklerine göre sınıflandırılabilir. Kurumlar krizi engellemek adına bu sınıflandırmalardaki en olumsuz senaryoları kullanarak alacağı önlemleri belirlemeli ve buna yönelik öncü tedbirler almalıdırlar. Bu sayede kurumlar her sınıf için üretilen bir senaryo ile benzer birçok olası krize hazırlıklı olabilir.
Burnett’in Kriz Sınıflandırma Matrisi: Matris matematikte gerçek ve karmaşık sayıların dörtgen şeklinde tablolanmasıdır. Burnett, krizlerin kurumda oluşturduğu tehdit düzeyine, tercihine, zaman baskısına ve kontrol seviyesine bağlı olarak krizleri 16 hücrelik bir matriste sınıflandırmıştır. Bu şekilde bir sınıflandırma kriz yönetiminin matrisi oluştururken sorunun fark edilmesine ve matrisin meydana gelebilecek bütün krizlere uygun kaynakları tahsis etmesine olanak tanıyacak, kurumun karşılaşabileceği olası tüm kriz durumlarının listesini gösterecek ve karar verme mekanizmasının işini kolaylaştıracaktır.
Kriz/Stratejik Yönetim Entegrasyonu: Bu modele göre stratejik yönetim, kurumların rakipleri ile mücadelesine ve atılgan yönlerine odaklanırken, kriz yönetimi kurumun savunmacı yeteneklerini geliştirmeye odaklanmaktadır. Stratejik yönetim kurumun büyümesi ve yükselmesiyle doğrudan ilgilidir. Kriz yönetimi ise bu büyümeyi koruma ve kurumun faaliyetlerinin durmasını engelleme amacı güder. Bu sebeple bu iki kavram yönetimin sorumluluğu ve denetimindedir. Bu yüzden kriz yönetimi, stratejik yönetim perspektifine dahil edilmelidir.
KRİZ SÜRECİ
Krizin başlangıç döneminden itibaren başlayan ve krizin sona ermesine kadar geçen süreçtir. Krizi yönetebilmek ve krizin olumsuz etkilerini ortadan kaldırabilmek için hazır ve her işletmede kullanılabilecek kesin bir çözüm bulunmamaktadır. Krizlerin genellikle dört aşamalı bir süreçten oluştuğu belirtilmektedir.
KRİZ ÖNCESİ
Kriz belirtilerinin her zaman açık bir şekilde saptanamayacağı kesindir. Eğer bu dönemde krizin belirtileri doğru olarak tespit edilebilirse, gerekli önlemlerin alınmasının daha kolay ve maliyetsiz olacağı, işlerin kontrolden çıkmadan ve zaman baskısı olmadan toparlanabileceği ileri sürülmektedir. Bu durumun oluşturulabilmesi için sürekli iç ve dış çevreyi analiz eden, yorumlayan ve işletme içinde esnek bir örgütsel yapı oluşturup gerekli önlemleri alan bilinçli bir yönetim kadrosuna gereksinim duyulmaktadır.
KRİZ BAŞLANGICI
Bu aşamada kriz belirtilerinin tespit edilememesi ve gerekli önlemlerin alınamaması sonucunda kriz sürecinin başladığı aşama olarak kabul edilmektedir. Ayrıca bu aşama yöneticilerin krizle ilgili gelişme ve olayların kontrolünü belirli ölçüde kaybetmesi ve gelişmeleri kontrol etmekten çok bu gelişmelere karşı savunmada olduğu süreç olarak kabul edilmektedir ayrıca yönetici ve çalışanlar için bıraktığı fiziksel ve psikolojik etkiler açısından en uzun dönem olarak bilinmektedir. Bu aşamada yapılması gerekenler işletmenin hangi bölümlerinin krizden ne kadar etkilendiği, mal veya hizmet üretiminin sağlıklı olarak yürüyüp yürümediği, acil olarak hangi önlemlerin alınması gerektiği gibi hususların gözden geçirilmesidir
KRONİK KRİZ AŞAMASI
Bu aşamada durum analizlerinin yapılması, daha önce hazırlanan kriz planlarının uygulamaya konulması, kriz ekibinin göreve başlaması, bütün iletişim kanallarının kullanılarak etkin bir iletişim ve yönetimin uygulamaya geçirilerek harcamaların kontrol edilmesi ve yeniden yapılanma gibi önlemlerin alınması önerilmektedir.
Ancak krize hazırlığı olmayan veya alınan önlemlerin yanlış veya yetersiz olduğu durumlarda, bu aşamanın uzun süreceği ve sonuçta işletmeler için oldukça yıkıcı ve zararlı olabileceği ileri sürülmektedir.
KRİZİN SONUÇLANDIRILMASI
Bu aşamada işletmenin gidebileceği iki yön bulunmaktadır. İlk yol işletmenin kapanması ve el değiştirmesidir. Karşılaşılan krizin beklenenden daha uzun sürmesi ve olumsuz etkilerinin azalması beklenirken artması durumu ve beraberinde yeni krizlerin ortaya çıkması bu sonucu beraberinde getirebilir. İkinci ve olumlu yön ise; işletmenin almış olduğu karar ve önlemlerin olumlu sonuç vermesi sonucunda işlerin normale dönmesidir. Krizle bozulan sistemlerinin iyileşmesi ve işletmenin geleceğe güvenle bakabilmesidir.
KAYNAKÇA
http://dspace.yildiz.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/1/6165/0047364.pdf?sequence=1&isAllowed=y
(Bumett, 1998; Darling, 1994; Davies ve Wa1ters, 1998; Fink, 1986; Shrivastava, 1992; Turner, 1994; Tutar, 2000).
(Penrose, 2000:159).
(Drummond ve CheH, 1994; Kash ve Darling, 1998; Mitroff vd., 1996; Parsons, 1998).
(Davies ve Wa]ters, 1998; Fink, 1986)
(Littlejohn, R.F. 1983:13’den aktaran Jaques)
Dinçer, 1998; Kash ve Darling, 1988).
(Darling, 1994; Fink, 1986)